Bilgilerimizi izinsiz erişimlerden korumak için çeşitli yazılımsal çözümler mevcuttur ve bunları kullanmak gereklidir. Ancak bilgilerimizi yazılımsal olarak yüzde yüz korunma garantisi yoktur ve mümkün değildir.
Hayatımızın içine kadar girmiş olan interneti ve dijital ortamı, özellikle çocuklar için normal hayattan farklı görmemek gerekir. Gerçek hayatta başı boş bıraktığımız çocuğun başlına gelebilecek her türlü tehlike, dijital ortamdan da gelebilir. Çünkü gerçek hayat, iyi ve kötü yönleriyle, tamamen dijital ortama taşınmış durumdadır. Bu sebeple, bilgi güvenliği eğitiminin çocuklarımıza artık içgüdüsel bir yaklaşımla verilmesi gerekmektedir. Bunda da en büyük görev ebeveynlerindir.
Nasıl ki bir çocuğa, doğumundan kendi başına sokağa çıkabileceği ana kadar, belli bir süreç içinde sokakta davranış eğitimi ailenin çocuğu koruma içgüdüsüyle veriliyorsa, aynı eğitim yaklaşımı dijital ortam için de geçerli kılınmalıdır.
Aileler bir çocuğu, sokakta yalnız başına bırakmak ile, internet başında yalnız bırakmak arasında bir fark olmadığını bilmeli ve bu bağlamda, bilgi güvenliği eğitiminin çocukların yetiştirilmesinin bir parçası haline gelmesi sağlanmalıdır.